Hâlâ İzmir’deyim ya. Yerel gazetelere de bazen göz atma olanağım oluyor. Ama bu kez baktığım gazete, İzmir, Güzelbahçe’ye bağlı Yelki Beldesi Belediyesi tarafından ev ev, sokak sokak kapılara kadar getirilip dağıtılan bir gazete.
Nedeni ise açık. Başkan Mehmet Soyoğul (CHP) ‘Yeni Haber Gazetesi’ne manşet olmuş. Oh ne mutlu! Manşet olmasına bir diyeceğim yok tabii. Belediye Başkanını da tanımam, bilmem. Ama açıklamaları, demeci, tam da bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız; “doğayı tahrip etme”, “talan”, “rant yaratma” faaliyetlerinin nasıl da “belediyecilik” olarak yutturulduğunun somut bir kanıtı gibi. Hangi partiden, hangi siyasal görüşten olması hiç önemli değil.
Bu zihniyet, bu yaklaşım tarzı ve bu politika yerel yönetimlerin başına geçmiş tüm zihniyetlerde var. Egemen zihniyet bu. Mücadele işte tam da bu zihniyetle zaten.... Bakın bu zihniyet, burada kendini nasıl açığa vurmuş.
Gazete, Belediye Başkanı’nın çalışmalarını manşetinden okuyucularına şöyle duyuruyor:
“8 yılda
arsa değeri 5’e katlandı. 1999 yılında ilk belediye seçimleri yapılmasına
rağmen ‘köylülükten’ kurtulamayan Güzelbahçe’nin Yelki Beldesi, Belediye
Başkanı Mehmet Soyoğul’un iki dönemlik görevi döneminde uçuşa geçerek
modern bir kent haline geldi. Villalarıyla İzmir’in ve Narlıdere, Güzelyalı,
Göztepe gibi seçkin semtlerin ilgi alanına giren beldeye gösterilen olağanüstü
ilgi nedeniyle arsa ve konut fiyatları 8 yılda 5’e katlandı....
Halen Seferihisar ve Urla’da 16-20 bin lira civarında arsa alınabilirken Yelki’de en ucuz arsa 80 bin YTL’den başlıyor...”
Halen Seferihisar ve Urla’da 16-20 bin lira civarında arsa alınabilirken Yelki’de en ucuz arsa 80 bin YTL’den başlıyor...”
Tarım
alanlarını yok edip arsaya dönüştüren, doğal yaşamın en son kalıntılarını da
bölgeden silip atmaya kararlı başkan da açıklamasında, beldeye Atatürk Heykeli
de kazandırdığını ifade edip; “Yatırımcı ‘göçebe kuş’ gibi ‘gezgin’dir.
Güler yüz görmezse yatırımlarını hemen başka bölgeye kaydırır” diyor...
Hayırlı olsun.
Hayırlı olsun.
Söylüyorum
ya, yaşam savunucularının işi hem çoook, hem de çoook zor.
* * *
Geçen hafta
bu köşede yayınladığım “Hippi Hasan” başlıklı köşe yazımda İzmir’in
Büyükşehir Belediye Başkanlarının ‘icraat’larından(!) söz etmiştim. Hem de
özlediğim eski İzmir’imden. Henüz İzmir’deyim yine eski İzmir’i ve oradaki
izlerimi aramayı sürdürüyorum...
Bu vesile
ile, sizlerle yaşadığım sevindirici bir olayı da paylaşayım. Geçen haftaki anılarla yüklü köşe
yazımın bir bölümünde yıllar sonra
karşılaştığım ilk gençlik yıllarından arkadaşım Cengiz Özdemir’in
beni “Saçların
Kulağıma Bir Şey Söylemişti” adlı şiir
kitabının yazarı Osman Haklı’nın dükkanına götürüp tanıştırdığından söz
etmiştim. İşte o yazı, çok uzun yıllar önce birlikte “sakıncalı piyade” olarak askerlik
yapmış olan 2 arkadaşı buluşturdu.
Ali Rıza Üleç dostumuz, yazıyı okuyunca bilgisayarının başına oturup bir not yazmış... Osman Haklı ile iletişim kurmak istiyordu. Ali Rıza Üleç’e, Osman Haklı’nın bana imzalayıp verdiği kitabının üzerinde yazan telefon numaralarını iletmemiz üzerine adeta dünyalar onun oldu ve iki eski dost kavuştu...
Benzer bir olay da bugün benim başıma geldi. Çiğli Belediyesi Kültür Müdürü Alime Mitap tam bu yazıyı yazarken bana telefonla ulaştı. Bu kez Çiğli Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz ve 4 Haziran’da genç yaşam savunucularına övünçle ödülleri dağıtılan “Dünya Yalnız Bizim Değil” temalı yarışmanın gazete kesiklerinden adıma rastlayan bir eski dostla bizi telefonda da olsa karşılaştırdı.
Meğer bizim İbrahim Özmen arkadaşımız da Çiğli Belediyesi’nin Fen İşleri Müdürüymüş. Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi, O da İzmir’i yürüye yürüye baştan aşağı afişlerle donattığımız günlerden bir dost...
Ali Rıza Üleç dostumuz, yazıyı okuyunca bilgisayarının başına oturup bir not yazmış... Osman Haklı ile iletişim kurmak istiyordu. Ali Rıza Üleç’e, Osman Haklı’nın bana imzalayıp verdiği kitabının üzerinde yazan telefon numaralarını iletmemiz üzerine adeta dünyalar onun oldu ve iki eski dost kavuştu...
Benzer bir olay da bugün benim başıma geldi. Çiğli Belediyesi Kültür Müdürü Alime Mitap tam bu yazıyı yazarken bana telefonla ulaştı. Bu kez Çiğli Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz ve 4 Haziran’da genç yaşam savunucularına övünçle ödülleri dağıtılan “Dünya Yalnız Bizim Değil” temalı yarışmanın gazete kesiklerinden adıma rastlayan bir eski dostla bizi telefonda da olsa karşılaştırdı.
Meğer bizim İbrahim Özmen arkadaşımız da Çiğli Belediyesi’nin Fen İşleri Müdürüymüş. Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi, O da İzmir’i yürüye yürüye baştan aşağı afişlerle donattığımız günlerden bir dost...
* * *
Şimdilerde yazıp, konuşuyor,
görüşlerimizi açıklıyoruz. Demokrasinin sınırlarının genişletilmesi
taleplerimizi haykırıyoruz. Yaşamı daha sıkı savunmak için daha fazla
özgürlüğe ihtiyacımız var tabii. Ama ülkede durum karışık. Bir süredir ‘Yargıçlar
darbesi’nden söz ediliyordu.
Son olarak da Anayasa Mahkemesi’nin ‘başörtüsü’ kararında yetkisini aşıp esasa girerek 'içerik' açısından uygun bulmaması, 'yargıçlar iktidarı'nın 'demokrasicilik oyunu'nu rafa kaldırdığı, anayasanın darbeler dışında, seçilmiş sivil siyasetçiler eliyle değiştirilmesinin önünün de tümüyle kapatıldığı görüşünü kuvvetlendiriyor.
Aman dikkat. Demokrasiye tüm kurallarıyla sahip çıkmak için sesimizi yükseltmeye devam...
Son olarak da Anayasa Mahkemesi’nin ‘başörtüsü’ kararında yetkisini aşıp esasa girerek 'içerik' açısından uygun bulmaması, 'yargıçlar iktidarı'nın 'demokrasicilik oyunu'nu rafa kaldırdığı, anayasanın darbeler dışında, seçilmiş sivil siyasetçiler eliyle değiştirilmesinin önünün de tümüyle kapatıldığı görüşünü kuvvetlendiriyor.
Aman dikkat. Demokrasiye tüm kurallarıyla sahip çıkmak için sesimizi yükseltmeye devam...
Yalçın Ergündoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder