15 Aralık 2019 Pazar

Hâlâ İzmir’deyim...


Hâlâ İzmir’deyim ya. Yerel gazetelere de bazen göz atma olanağım oluyor. Ama bu kez baktığım gazete, İzmir, Güzelbahçe’ye bağlı Yelki Beldesi Belediyesi tarafından ev ev, sokak sokak kapılara kadar getirilip dağıtılan bir gazete. 



Nedeni ise açık. Başkan Mehmet Soyoğul (CHP) ‘Yeni Haber Gazetesi’ne manşet olmuş. Oh ne mutlu! Manşet olmasına bir diyeceğim yok tabii. Belediye Başkanını da tanımam, bilmem. Ama açıklamaları, demeci, tam da bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız; “doğayı tahrip etme”, “talan”, rant yaratma faaliyetlerinin nasıl da “belediyecilik” olarak yutturulduğunun somut bir kanıtı gibi. Hangi partiden, hangi siyasal görüşten olması hiç önemli değil. 


Bu zihniyet, bu yaklaşım tarzı ve bu politika yerel yönetimlerin başına geçmiş tüm zihniyetlerde var. Egemen zihniyet bu. Mücadele işte tam da bu zihniyetle zaten.... Bakın bu zihniyet, burada kendini nasıl açığa vurmuş. 

Gazete, Belediye Başkanı’nın çalışmalarını manşetinden okuyucularına şöyle duyuruyor:


“8 yılda arsa değeri 5’e katlandı. 1999 yılında ilk belediye seçimleri yapılmasına rağmen ‘köylülükten’ kurtulamayan Güzelbahçe’nin Yelki Beldesi, Belediye Başkanı Mehmet Soyoğul’un iki dönemlik görevi döneminde uçuşa geçerek modern bir kent haline geldi. Villalarıyla İzmir’in ve Narlıdere, Güzelyalı, Göztepe gibi seçkin semtlerin ilgi alanına giren beldeye gösterilen olağanüstü ilgi nedeniyle arsa ve konut fiyatları 8 yılda 5’e katlandı.... 
Halen Seferihisar ve Urla’da 16-20 bin lira civarında arsa alınabilirken Yelki’de en ucuz arsa 80 bin YTL’den başlıyor...”



Tarım alanlarını yok edip arsaya dönüştüren, doğal yaşamın en son kalıntılarını da bölgeden silip atmaya kararlı başkan da açıklamasında, beldeye Atatürk Heykeli de kazandırdığını ifade edip; “Yatırımcı ‘göçebe kuş’ gibi ‘gezgin’dir. Güler yüz görmezse yatırımlarını hemen başka bölgeye kaydırır” diyor... 

Hayırlı olsun.
Söylüyorum ya, yaşam savunucularının işi hem çoook, hem de çoook zor.


* * *

Geçen hafta bu köşede yayınladığım Hippi Hasan başlıklı köşe yazımda İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanlarının ‘icraat’larından(!) söz etmiştim. Hem de özlediğim eski İzmir’imden. Henüz İzmir’deyim yine eski İzmir’i ve oradaki izlerimi aramayı sürdürüyorum...

Bu vesile ile, sizlerle yaşadığım sevindirici bir olayı da paylaşayım. Geçen haftaki anılarla yüklü köşe yazımın bir bölümünde  yıllar sonra karşılaştığım ilk gençlik yıllarından arkadaşım Cengiz Özdemir’in beni  “Saçların Kulağıma Bir Şey Söylemişti” adlı şiir kitabının yazarı Osman Haklı’nın dükkanına götürüp tanıştırdığından söz etmiştim. İşte o yazı, çok uzun yıllar önce birlikte  “sakıncalı piyade” olarak askerlik yapmış olan 2 arkadaşı buluşturdu. 

Ali Rıza Üleç dostumuz, yazıyı okuyunca bilgisayarının başına oturup bir not yazmış... Osman Haklı ile  iletişim kurmak istiyordu. Ali Rıza Üleç’e, Osman Haklı’nın bana imzalayıp verdiği kitabının üzerinde yazan telefon numaralarını iletmemiz üzerine adeta dünyalar onun oldu ve iki eski dost kavuştu... 


Benzer bir olay da bugün benim başıma geldi. Çiğli Belediyesi Kültür Müdürü Alime Mitap tam bu yazıyı yazarken bana telefonla ulaştı. Bu kez  Çiğli Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz ve 4 Haziran’da genç yaşam savunucularına övünçle ödülleri dağıtılan “Dünya Yalnız Bizim Değil” temalı yarışmanın  gazete kesiklerinden adıma rastlayan bir eski dostla bizi telefonda da olsa karşılaştırdı. 



Meğer bizim İbrahim Özmen arkadaşımız da Çiğli Belediyesi’nin Fen İşleri Müdürüymüş. Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi, O da İzmir’i yürüye yürüye baştan aşağı afişlerle donattığımız günlerden bir dost...


* * *


Şimdilerde yazıp, konuşuyor, görüşlerimizi açıklıyoruz. Demokrasinin sınırlarının genişletilmesi taleplerimizi haykırıyoruz. Yaşamı daha sıkı savunmak için daha fazla özgürlüğe ihtiyacımız var tabii. Ama ülkede durum karışık. Bir süredir ‘Yargıçlar darbesi’nden söz ediliyordu. 

Son olarak da Anayasa Mahkemesi’nin ‘başörtüsü’ kararında yetkisini aşıp esasa girerek 'içerik' açısından uygun bulmaması, 'yargıçlar iktidarı'nın 'demokrasicilik oyunu'nu rafa kaldırdığı, anayasanın darbeler dışında, seçilmiş sivil siyasetçiler eliyle değiştirilmesinin önünün de tümüyle kapatıldığı görüşünü kuvvetlendiriyor. 

Aman dikkat. Demokrasiye tüm kurallarıyla sahip çıkmak için sesimizi yükseltmeye devam...






Yalçın Ergündoğan





Bu makale ilk olarak 7 Haziran 2008 tarihinde BirGün gazetesinde yayınlanmıştır.]  

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İZMİR'de ilk gösterim: Doğum gününde "Ahmed Arif'in Hasreti" belgeseli...

  İZMİR'de ilk gösterim: Doğum gününde "Ahmed Arif'in Hasreti" belgeseli... ✓ 21 Nisan Pazar günü yine Kültürpark'ın ...